DOLAR 0,0000
EURO 0,0000
STERLIN 0,0000
ALTIN 000,00
BİST 00.000
Dr.Muhammet Yıldız
Dr.Muhammet Yıldız
Giriş Tarihi : 19-06-2025 01:29

Türkiye İsrail hattında coğrafya daralıyor..

Türkiye-İsrail Hattında Coğrafya Daralıyor...

 

Ortadoğu, tarih boyunca sadece dini ve kültürel anlamda kutsal toprakların yer aldığı bir bölge olmanın ötesinde, küresel ve bölgesel güçlerin stratejik çıkar çatışmalarının merkezi konumunda olmuştur. "Arz-ı Mev’ud" (Vadedilmiş Topraklar) kavramı, dinsel bir çerçeveden bağımsız olarak, bölgenin yeniden biçimlendirilmesine dönük uzun vadeli jeopolitik planların odağında yer almaktadır. Nil Nehri’nden Fırat’a uzanan geniş coğrafya, enerji kaynakları, transit koridorlar ve jeopolitik konumu itibarıyla, günümüz uluslararası sisteminde güç dengelerinin belirlenmesinde kritik bir alan teşkil etmektedir.

 

İsrail’in "Büyük İsrail" projesi (BİP), sadece sınır genişletme amacını taşımamakta aynı zamanda umumiyetle Irak, Suriye, Lübnan, İran ve Türkiye’nin güneydoğusunu içine alan stratejik bir koridorun kontrolünü sağlama hedefini barındırmaktadır. Bu doğrultuda tanımlanan "Davut Koridoru", Basra Körfezi’nden Akdeniz’e uzanan bir kuşatma hattı işlevi görerek İsrail’in bölgesel nüfuzunu maksimize etmeye yöneliktir. Bu stratejik hat üzerindeki ülkelerde yaşanan siyasi istikrarsızlıklar, iç savaşlar ve ekonomik krizler, sistematik olarak bu projenin güvenliği ve genişlemesine hizmet eden yapay krizler olarak okunmalıdır.

 

Bu projede temel hedeflerden biri, İran’ın bölgesel güç dengelerinde zayıflatılmasıdır.

 

İran, Şii ekseni ve desteklediği milis yapılarıyla Ortadoğu’da önemli bir güç odağı olarak konumlanmıştır. İsrail ve Batılı müttefiklerinin istihbarat operasyonları, hava saldırıları ve bölgesel müdahaleleri, İran’ın etkisini kırmaya yönelik stratejik araçlar olarak kullanılmaktadır. İran’ın iç dinamiklerindeki muhtemel bir zayıflama, Davut Koridoru’nun stratejik gücünü artıracak; ancak bu durum bölgesel istikrarsızlığı derinleştirecek, özellikle de sınır komşuları açısından yeni güvenlik sorunlarını gündeme getirecektir.

 

Eğer İran'da düşünüldüğü gibi İsrail planı işlerse, ilk olarak Pakistan ve Türkiye bundan etkilenir. Neden Pakistan? İran'la sınırı olan Pakistan'a en önemli tehdit unsuru Hindistan'dır. Nitekim Hindistan İsrail'i desteklemekte ve olası bir İran'da rejim değişikliği, Pakistan'ı İsrail ve Hindistan yanlısı bir yapı kuşatmasıyla başbaşa bırakır. Dolayısıyla Pakistan, bu duruma maruz kalmadan İran'ın yanında savaşa dahil olur ki bu gereklilik değil zorunluluktur. İşte o zaman Çin ve Rusya'da inisiyatif alacaklardır.

 

Türkiye, uzun sınırları ve bölgesel dinamiklerdeki kritik rolü nedeniyle, İran’da oluşabilecek herhangi bir iç çatışma ya da rejim zayıflamasının doğrudan etkilerini hissedecek ilk aktörlerden biridir. İran’daki olası istikrarsızlık, sınır hattında kontrolsüz göç hareketlerini tetikleyebileceği gibi, bölgedeki güvenlik boşlukları terör örgütlerinin güç kazanmasına zemin hazırlayabilir. Bu durum, Türkiye’nin güneydoğusunda hem güvenlik risklerini artıracak hem de ekonomik ve sosyal maliyetleri yükseltecektir. Ayrıca, İran’dan Türkiye’ye uzanan enerji ve ticaret koridorlarının zarar görmesi, bölgesel işbirliklerinin sekteye uğraması anlamına gelecek, Türkiye’nin stratejik konumunu daha da kırılganlaştıracaktır. Dolayısıyla İran'ın istikrarsızlığı, Türkiye'nin en son isteyeceği durumdur. Zira Suriye, bu konuda büyük bir tecrübedir.

 

Özetle, İsrail-İran arasındaki mücadele, aynı zamanda bölgesel bir mücadeledir. Israr edilirse, küresel bir çatışmaya da dönebilir.

 

Türkiye, bölgedeki bu kompleks tehditler karşısında, sınırlarının ötesinde etkin olma ve bölgesel güç dengesini lehine çevirebilme stratejisini ısrarla sürdürmektedir. Suriye ve Irak’taki istikrarsızlık ortamına rağmen, terör örgütlerine karşı kararlı askeri operasyonları ve diplomatik girişimleriyle bölgesel güvenlik ortamını şekillendirme çabasındadır. Bu tutum, İsrail’in Türkiye’yi kuşatma ve zayıflatma stratejisine karşı doğrudan bir karşı hamle olarak değerlendirilebilir. 

 

Türkiye’nin bölgedeki varlığı, sadece ulusal güvenlik açısından değil, aynı zamanda bölgesel istikrar ve güç dengelerinin korunması açısından da hayati öneme sahiptir.

Bu anlamda savunma sanayindeki kayda değer ilerlemeler, Türkiye’nin caydırıcılık kapasitesini önemli ölçüde artırmaktadır. Yerli üretim insansız hava araçları, gelişmiş füze sistemleri ve elektronik harp teknolojileri, Türkiye’nin hem sınır güvenliğini sağlamada hem de bölgesel askeri dengelerde aktif bir rol oynamasında kritik araçlar olarak öne çıkmaktadır. 

 

Bu askeri kapasite artışı, Türkiye’nin jeopolitik manevra alanını genişletmekte, bölgedeki güç projeksiyonunu güçlendirmektedir.

 

Türkiye-İsrail ilişkileri ise son yıllarda ciddi gerilimler yaşamıştır. Mavi Marmara olayı sonrası başlayan diplomatik soğukluk halen devam etmekte olup, Türkiye’nin Filistin’e verdiği destek bölgesel halklar nezdinde Türkiye’nin meşruiyetini artırırken, İsrail cephesinde olumsuz algıların pekişmesine yol açmaktadır. Bu durum, iki ülke arasında stratejik yakınlaşmanın önünde önemli bir engel olarak durmakta ve bölgesel jeopolitik denklemlerde karşılıklı rekabetin derinleştiğini göstermektedir. 

 

Zira Türkiye, bugün Filistin dahil Ortadoğu'nun her bir kısmında, İsrail yayılmacılığını yakın tehdit olarak adlandırmaktadır.

 

Ortadoğu’daki tüm bu gelişmeler, kapsamlı ve çok boyutlu stratejik planların bir parçası olarak okunmalıdır. Irak’ın siyasi bütünlüğünün zedelenmesi, Suriye’deki yıkıcı iç savaş, İran’ın baskı altına alınması ve Türkiye’nin kuşatılması gibi süreçler, bölgeyi kontrol etmeye yönelik uluslararası güçlerin sistematik müdahalelerinin sonuçlarıdır. Doğu Akdeniz’deki enerji kaynakları ve deniz yetki alanları mücadelesi de bu stratejik oyunun önemli bir cephesini oluşturmakta, bölgesel rekabeti ve jeopolitik gerilimi artırmaktadır.

Türkiye’nin karşı karşıya olduğu tehditler, sadece sınır güvenliğiyle sınırlı olmayıp, bölgesel dengelerin değişimiyle birlikte giderek daha karmaşık ve çok katmanlı bir hal almaktadır.

 

İsrail’in bölgedeki yayılmacı politikalarının nihai hedefi olarak Türkiye’nin öne çıktığı günümüzde, bu tehdide karşı alınacak önlemler büyük bir stratejik önem taşımaktadır. Türkiye, sınır güvenliğini sağlamakla kalmayıp, aynı zamanda istihbarat kapasitesini sınır ötesinde daha fazla geliştirmeli, savunma sanayisindeki yerli ve milli üretim yatırımlarını artırarak caydırıcılık mekanizmasını güçlendirmelidir. Diplomatik alanda ise bölgesel gerilimlerin tırmanmasını önlemek için etkin ve dengeli bir dış politika izlemeli, provokasyonlara karşı soğukkanlılıkla hareket etmelidir. 

 

Ayrıca, iç güvenlik tedbirlerinin sıkılaştırılması ve kritik altyapıların korunması, olası tehditlerin önceden tespiti ve bertarafı açısından hayati önem taşımaktadır. Aksi halde, İsrail’in "Büyük İsrail" projesi kapsamında Türkiye’yi hedef alan stratejik hamleleri, sadece ülkemizin değil, tüm bölgenin güvenlik ve istikrarını tehdit edecek ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle, Türkiye’nin hem askeri hem de diplomatik alanda kararlı ve hazırlıklı bir duruş sergilemesi, bölgesel güç dengelerinin korunmasında belirleyici olacaktır.

 

Saygılarımla

 

Dr. Muhammet Yıldız

NELER SÖYLENDİ?
@
Dr.Muhammet Yıldız

Dr.Muhammet Yıldız

DİĞER YAZILARI
NAMAZ VAKİTLERİ
PUAN DURUMU
  • Süper LigOP
  • 1ANTALYASPOR00
  • 2BEŞİKTAŞ00
  • 3CORENDON ALANYASPOR00
  • 4ÇAYKUR RİZESPOR00
  • 5FATİH KARAGÜMRÜK00
  • 6FENERBAHÇE00
  • 7GALATASARAY00
  • 8GAZİANTEP FUTBOL KULÜBÜ00
  • 9GENÇLERBİRLİĞİ00
  • 10GÖZTEPE00
  • 11İKAS EYÜPSPOR00
  • 12KASIMPAŞA00
  • 13KAYSERİSPOR FUTBOL00
  • 14KOCAELİSPOR00
  • 15KONYASPOR00
  • 16RAMS BAŞAKŞEHİR FUTBOL KULÜBÜ00
  • 17SAMSUNSPOR00
  • 18TRABZONSPOR00
Gazete Manşetleri
Yol Durumu
BURÇ YORUMLARI
  • KOÇ
    Koç Burcu
  • BOĞA
    Boğa Burcu
  • İKİZLER
    İkizler Burcu
  • YENGEÇ
    Yengeç Burcu
  • ASLAN
    Aslan Burcu
  • BAŞAK
    Başak Burcu
  • TERAZİ
    Terazi Burcu
  • AKREP
    Akrep Burcu
  • YAY
    Yay Burcu
  • OĞLAK
    Oğlak Burcu
  • KOVA
    Kova Burcu
  • BALIK
    Balık Burcu
ANKET 1 OYLAMA TÜMÜ
E-Bülten Kayıt
ARŞİV ARAMA